Erse Kablo Genel Müdürü Selami Sivritepe ile SEKTÖR ve planları HAKKINDA SÖYLEŞİ
RÖPORTAJLARKablo sektörü açısından nasıl bir yılı geride bırakıyoruz? Firmanız ve sektör açısından 2018 yılı ile ilgili izlenimleriniz ve değerlendirmeleriniz nelerdir?
Herkesin malumu olduğu üzere, 2018 yılı ülkemiz ve sektörümüz açısından çok zor bir yıl olarak geçti. Ekonomimizde ağustos ayında başlayan finansal dalgalanma ve resesyon hali, takip eden aylar içinde hedeflerimizde ciddi sapmalara sebebiyet verdi.
Yabancı para birimleri karşısında Türk Lirası’nın pozisyonunda yaşanan bu ani değişimin sonucu olarak, firmalar bırakın orta ve uzun vadeyi çok kısa vadede bile öngörülebilir bir projeksiyon oluşturamamasına yol açan bir belirsizlik durumuna sürüklendi. Bu duruma fon kaynaklarının piyasayı fonlamakta tereddüt yaşaması, yükselen faiz oranları ve bu vesile ile bozulan ödeme dengeleri de eklenince, sektörde ani bir daralma ve pazar paylarında küçülme meydana geldi.
Netice olarak, birbirine bağlı birçok unsurdan oluşan finansman zincirinin beklenmedik negatif bir değişime uğramasının etkilerini doğrudan olmasa da dolaylı olarak bizde fazlasıyla hissettik.
Yurtiçi pazarda bunlar yaşanırken; girilen bu ekonomik türbülans durumunu aşmak için ihracatımız tüm kaynakları ile destek olsa da, 2018 yılı ihracat açısından da çok önemli zorlukların ve sıkıntıların yaşandığı bir yıl oldu.
Ana pazarımız olan Avrupa Birliği ile yaşadığımız dönemsel gerginlikler; Rusya ile yaşanan kriz sonrası, iki ülke arasındaki konjonktürel olarak olumlu seyreden gidişatın iş hayatına yansımasının beklenenden ağır olması; Kuzey Irak’ta yaşanan referandum ve etkileri; İsrail ve Ürdün gibi bazı ülkelerin sadece Türk Kablocularına yönelik getirmiş olduğu vergi oranları ve kısıtlamalar; Dışa bağımlı hammaddelerin bazılarında meydana gelen üretici bazında yaşanan tedarik ve fiyat artışı sorunları; ABD ve Çin ekonomik savaşının piyasalara yansıması; İngiltere pazarında Brexit nedeniyle oluşan belirsizlik durumu, sadece dış faktörlere bağlı zorluklara birkaç örnektir.
Sektör bazında firmaların ihracat pazar paylarını arttırmak üzere aldıkları aksiyonlar ise ihracatın en büyük avantajlarından olan nakit akış hızının alıcılara anlamlı olmayan uzun vadelerde ürün tedarik edilmesi nedeniyle, bozulmasına, zaten kritik bir çizgide ilerleyen kârlılık oranlarının ise daha da aşağı gelmesine yol açtı.
Bu noktaya kadar geçtiğimiz yıl için ferahlatıcı bir tablo ortaya koyamasam da, Erse Kablo olarak uzun yıllar öncesinde başladığımız özellikle geçtiğimiz beş yıllık stratejimizde, etkileri katlanarak artan şekilde görülen ve gelecekte yaşanabilecek bu ve benzer belirsizlik durumları için oluşturduğumuz; kurumsallaşmayı, sürdürülebilirliği ve kalite yönetim sistemlerini esas alarak her unsuru ile güçlü şirket yapısı oluşturmaya dayanan politikalarımızın olumlu çıktılarının toplamı ve sonucunda, miktar ve tonaj bazında değil ama, ciro olarak hedeflerimizin üzerinde tamamladığımız bir yıl geçirdik.
Bunu başarabilmek için 2018 yılında güçlü yurtiçi bayi yapımızı korumaya devam ederken, ihracatımızda belirlediğimiz büyüme oranlarına sadık kalarak; her iki pazarda da hedef kitlelerimize göre, müşteri ziyaretlerini ve pazarlama aksiyon planlarımızdaki stratejilerimizi sürdürdük.
Diğer taraftan, üretim sahamızdaki ve Ar-Ge faaliyetlerimizdeki yatırımlarımıza devam ettik.
Bu vesile ile, geçtiğimiz yıl için yurtiçi pazarında güçlü konumumuzu ve pazar liderliğimizi korurken, ihracatımızda ise Avrupa ve Avrasya pazarlarında bilinen ve güvenilir bir marka olma yolundaki hedeflerimizde, takdire değer ve gözle görülür bir aşama kaydettiğimizi ifade edebilirim.
2019 yılı için kablo sektörünü ve firmanızı nasıl bir yıl beklediğini düşünüyorsunuz? Bu yıl için sektör ve şirketler için ön planda olması gereken konular sizce nelerdir?
Öncelikle ifade etmeliyim ki, maalesef geçtiğimiz yıl yaşadığımız ekonomik sıkıntıların etkileri halen devam ediyor ve bu durumun kısmi iyileşmeler olsa da devam edeceği öngörüsüne sahibiz. İnşaat sektörünün 2 yıldan önce toparlanacağını düşünmüyoruz.
Mevcut piyasa koşullarında birinci önceliğimiz, risk ve finans yönetimidir. Agresif satış odaklı politikaların şirketleri risklere açık ve savunmasız hale getirdiğini göz önüne aldığımızda, bu kırılgan ortamın doğası gereği oluşacak olan; risklerin tanımlanması, sınırlarının çizilmesi, limitlerinin belirlenmesi ve belirlenen bu risk limitleri çerçevesinde mevcut finansal araçlarla yönetilerek risk performansının düzenli olarak ölçülmesi yüksek önem arz etmektedir.
Şirketlerin öncelikli hedefi, suni ciro bazlı bir büyümeden ziyade iç dinamiklerinden kaynaklı verimsizliklerin üzerine giderek olumsuzlukları bertaraf etmek, katma değerli ürünler ve verimliliğe odaklanarak kârlılıklarını arttırmak olmalıdır.
Verimlilik artışı, üretici bir firmanın ekonomik açıdan büyümesinin lokomotifidir.
Bu önceliklerimizde başarıya ulaşmak için ölçümler ve fizibiliteler yaparak, müşterilerimizden gelen geri bildirimlere göre hata paylarını azaltmaya özen gösteriyoruz. İşgücümüzün, makinalarımızın performanslarını düzenli olarak değerlendiriyor, lojistiğimize verdiğimiz önemle hizmette müşteri odaklı bir yaklaşımı içselleştirmekle birlikte entegre kalite yönetimini ise bir yaşam şekli olarak benimsiyoruz.
Kaliteli hizmetle sunmuş olduğunuz süreçler aslında müşterilerin satın aldığı ürünlerin birer parçası haline geldiği için büyük öneme sahip.
Hiçbir hatanın kabul görmediği bu dönemde, rakip ve ürün analizleri hayati önem kazanan konulardan, diğeri ise böyle dönemlerde bu aksiyonları daha sık ve daha titiz yapmak zorundasınız. Rekabetin de farklılaştığı bu dönemde, verilerin etkin kullanılması ve veri analizinin daha da önem kazandığını rahatlıkla dile getirebiliriz.
Günümüz şartlarında nokta tespitler yapmak, soğukkanlı olmak; sizin daha az hasar almanıza ve her şeye rağmen ilerleyerek yolunuza devam etmenizi sağlıyor.
Sonuç olarak; 2019 yılı da bizim için diğer yıllar gibi dünü, bugünü ve geleceği değerlendirerek, değişimi destekleyerek ve en önemlisi kurumsal duruşumuzla beraber sektördeki yerimizi sağlamlaştırarak devam ettiğimiz bir yıl olacak.
İfade etmiş olduğunuz bu öncelikler çerçevesinde Erse Kablo olarak bu yıl nasıl bir strateji izleyeceksiniz? Hedeflerinize yönelik yol haritanızı oluşturdunuz mu?
Yaşanan tüm bu gelişmeler, bizim de şirket olarak hareket kabiliyetimize ve temel fonksiyonlarımıza ivme kazandıracak, satışımızda daha rekabetçi, üretimimizde daha verimli olmak üzere yaptığımız faaliyetlere hız kazandırmamıza neden oldu.
Satışta ve üretimde ortak nokta hedefler belirledik, norm kadrolarımızı oluşturma bağlamında eğitime ve insan kaynaklarına verdiğimiz önemi sürdürülebilir ve netice alınabilir hale getirdik. Yapmış olduğumuz yatırımlar, kalifiye iş gücümüz, test laboratuvarlarımız, modern ve teknolojik alt yapı ve tesislerimizle kendimizi farklı bir noktaya taşıdığımız inancındayım.
Katma değeri yüksek ürünler ile müşteri taleplerine en kısa sürede cevap vererek global pazarlarda rekabetçi olmayı hedefliyoruz. Kalite standartlarımızı global pazarlardan aldığımız geri bildirimlere göre şekillendiriyoruz.
Erse Kablo olarak yurtiçi satışta bölgesel genişleyen bayi ağımızı daha da sağlamlaştırmak, 2013 yılından bu yana bayi ağımıza yaptığımız yatırımlarımızı korumak; mevcut satış yapımızda yurtiçi ve ihracatımızda satış ekiplerimizin başarılarını desteklemek ve mevcut satış teknolojilerimizi geliştirmek önümüzdeki dönemdeki öncelikli hedeflerimiz arasında yerini koruyor.
İhracattaki 5 yıllık stratejimiz, uluslararası alanda bilinen ve güvenilir bir marka olmak. Geçtiğimiz yıl şirket içerisindeki ihracat payımızı %48 seviyelerine çıkarttık, bu yıl ise bu oranı %60 seviyesine taşımayı hedefliyoruz.
Erse markası için bütün çalışanları ve yurtiçi / yurtdışı müşterileri birer değer. Kurumsal bakış açımızla kurduğumuz sistemimizde, kurum içi ve kurum dışında “Birlikte Daha İleriye” felsefemizi yansıtmaya dikkat ediyoruz.
Yakında bayi portalımızı yayına almayı hedefliyoruz. Bayi portalıyla beraber, CRM alt yapımızı kuvvetlendirmek ve müşterilerimizle olan karşılıklı güven ilişkimizi korumayı, birlikte gelişmeyi, onlarla olan iletişimimizi arttırmayı planlıyoruz.
Ar-Ge önemle baktığımız bir diğer alan. Dünya teknolojide bu kadar gelişirken, otomasyon sistemleri gündemimizin önemli bir parçasıyken, 2018 yılında Ar-Ge Merkezi unvanını alarak gelişimi desteklediğimizin altını bir kez daha çizmiş olduk. Ar-Ge Merkezi’mizle; ihracatımızda, istihdam ve kapasite oranımızda artış, ülkemizin ekonomisine ve olumlu Türk Malı imajının oluşmasına katkı sağlamakla beraber yeni pazarların kapılarını aralayarak kurumumuza fayda sağlamayı hedefliyoruz.
Zayıf akımda öncü kablo firması olarak, teknik alt yapımızın sürekli gelişmesi ve bu konuya eğilen teknik kadromuzun alanında uzman olması, son teknoloji ikinci büyük laboratuvarımızı da kurmamız inovasyona bakış açımızı göstermekte; ifade etmiş olduğum tüm bu unsurların toplamı da şirket stratejimiz ve yol haritamızın ipuçlarını vermektedir.
Yeni Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’nin (CPR) tüm Avrupa Birliği üyeleri ile birlikte, ülkemizde de uygulanmaya başlaması hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu yönetmeliğin sektöre ve ihracatınıza etkileri nasıl oldu?
Yapı Malzemeleri Yönetmeliğ’nin (CPR) amacı, yapı malzemelerinin temel karakteristikleri ile ilgili performans beyanlarının ve malzemelere CE işaretinin eklenme kurallarının oluşturması ve bu malzemelerinin piyasa kriterleri açısından ilgili usul, esasları belirlemek ve karara bağlayarak “ortak teknik bir dil” oluşturulmasıdır.
Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’nin belirtilen esas ve yöntemlere göre uygulanması durumunda; standartlara uygun, kaliteli ve güvenilir kablo üreten her üretici için haksız rekabetin önlenmesi ve uluslararası bir marka olunması yolunda önemli bir dönüm noktası.
Erse Kablo olarak, bu sürecin başından beri Ar-Ge faaliyetlerimiz, iç ve dış eğitimlerimiz, konferans ve sempozyumlara katılımlarımız ve pazar araştırmalarımızla beraber çözüm ortaklıklarımızla aktif bir çalışma içerisindeyiz.
İlgili yönetmeliğin devreye alınmasından bugüne, uzun bir süre geçtiğini değerlendirirsek, hali hazırda sektörümüz özelinde halen yapılacak olan yeni yapılarda üretmiş olduğumuz kabloların performanslarına göre belirlenen CPR sınıflarının nerelerde kullanılacağı netleştirilmedi. Avrupa’da da aynı durum söz konusu. Taslak çalışmalar mevcut, fakat henüz resmi bir yayın mevcut değil.
Yatırımlar noktasında baktığımızda, Erse Kablo bünyesinde kendi CPR laboratuvarımızı kurduk ve şu anda akredite olmak için fizibilite çalışmaları yürütüyoruz. Hammadde geliştirmeleri için harcadığımız kaynaklar, test ve belgelendirme ücretleri düşünüldüğünde tüm bu unsurların maliyetlerimizin artmasına ciddi etkisi oldu.
Bu noktada, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği`nin halen aktif olarak devreye alınmamış ve bu konudaki denetimlerin başlamamış olması sonucu, üretici ve tüketici bilincinde de henüz oluşmamış olmasından kaynaklı, satışını gerçekleştirdiğimiz ürünlerin kârlılıkları üzerinden ciddi haksız rekabet olarak bize geri dönüyor.
Temennimiz en kısa sürede etkin olarak uygulanmaya başlanmasıdır.
Son olarak, Erse Kablo’nun sektördeki misyonu ile ilgili değerlendirmelerinizi paylaşır mısınız?
Ürününüzün kalitesi sonucu , müşteri tekrar kapınızı çalıyorsa, sizi merak edip fabrikanızda ziyaret ediyorsa, sizi iş yerine, üretim alanına, deposuna, yaşadığı şehre veya ülkesine davet ediyorsa, emin olun ki ilişkileriniz anlam kazanıyordur. Günümüzde belli bir noktadan sonra ürün değil, ilişki yönetiyorsunuz. Karşılıklı kazan kazan mantığıyla her iki tarafta kazanç elde ediyorsa, karşılıklı esneklik payları yaratabiliyorsunuz. Bu güvenle ilgili.
Günümüzde pazarlamanın 7P’sine (Ürün, Fiyat, Dağıtım, Tutundurma, İnsan, Fiziksel Olanaklar, Süreç) dikkat ediyorsanız, tüm pazarlama süreçlerinizi yönetebiliyorsanız, ticareti teknik alt yapınızla destekleyebiliyorsanız, o zaman firmanızda sisteminizi kurmuşsunuz demektir.
Eğer istihdam yaratmış bir firmaysanız sorumluluklarınız da fazla. Her zaman daha iyiyi yapmayı hedeflemek işimizin bir parçası olmalı, ülkemizde yerli üretici olmak, şartlara bağlı olarak daha da önemli boyutlara geldi, bu yüzden ülkemizi kalkındırabiliyorsak, Türk Ekonomisi’ne katkı sağlayabiliyorsak, yeni iş olanaklarıyla istihdam yaratabiliyorsak, sektörümüzde fark yaratabiliyorsak, bu bir üretici için en büyük gurur kaynağı.
İlginizi Çekebilir