Engin Ardıç yazdı: Partili cumhurbaşkanı neden olmasın
GÜNCELSabah yazarı, AK Parti'nin düşündüğü 'partili cumhurbaşkanı' modeli üzerine gelen eleştirilere sert çıktı.
Davutoğlu'nun Başbakanlık görevinden ayrılıyor olması başkanlık, yarı başkanlık ve partili cumhurbaşkanlığı sistemlerini yeniden gündeme getirdi.
CHP PARTİLİ CUMHURBAŞKANI İSTEMİYOR
AK Parti başkanlık veya yarı başkanlık sistemleri dışında partili cumhurbaşkanlığını da tartışmaya açmaya hazırlanıyor. Muhalefet ise başta CHP olmak üzere partili cumhurbaşkanlığı tartışmalarına şimdiden kapıları kapattı..
ATATÜRK VE İNÖNÜ DÖNEMLERİNİ HATIRLATTI
Sabah yazarı Engin Ardıç tüm bu tartışmaların üzerine partili cumhurbaşkanlığına karşı çıkan CHP'yi eleştiren bir yazı kaleme aldı. Ardıç, Atatürk ve İnönü'yü örnek göstererek yakın tarihimizdeki partili cumhurbaşkanlarına ışık tuttu.
İşte o yazıdan satır başları:
Atatürk, hem Cumhurbaşkanı hem de CHP Genel Başkanı'ydı. İnönü, hem Cumhurbaşkanı hem de CHP Genel Başkanı'ydı. Üstelik İnönü, Atatürk'ün ölümünden hemen bir buçuk ay sonra "değişmez genel başkan" ilan edilmiş, bu durum taa 1946'ya, bu durumun "çok partili sistemde ayıp kaçtığı" farkedilene kadar sürmüştü... Demin eksik söyledim, 1927'den itibaren Atatürk de "değişmez" genel başkandı tabii.
Demek ki neymiş efendim, bu memlekette "partili cumhurbaşkanı" hiç görülmemiş bir şey değilmiş!
PARTİLİ CUMHURBAŞKANI DP'DEN ÇIKINCA, SORUN YAPTILAR
Daha sonra Celal Bayar DP'nin cumhurbaşkanı oldu. Fakat "partili gibi" davranması muhalefet tarafından hiç de hoş karşılanmadı. İnönü yapınca oluyordu, Bayar yapınca olmuyordu. İnönü'nün yakasında altı oklu rozetle dolanması helal, Bayar'ın topuzunda DP amblemli bastonla dolanması haramdı.
1960 darbesinden sonra "cumhurbaşkanı seçilenin partisiyle ilişkisi kesilir" ilkesi getirildi. Bu seçilen "emekli memur" olduğu sürece mesele yoktu. Bir Ahmet Necdet Sezer'in eğilimleri görmezden gelinecekti.
Gürsel, Sunay, Korutürk, Evren, maşallah çok tarafsızdılar. Örneğin birinin 12 Mart darbesini, ötekinin 12 Eylül darbesini bilip de meşru hükümete haber vermeyeceği kadar... Hele Evren, "şu partiye oy verin, bu partiye vermeyin" diyecek kadar. Fakat bir Özal, bir Demirel... Mis gibi partili kimlikleri ön plandaydı ama bir komedi oynanıyordu işte...
Tuhaftır, Abdullah Gül'ün "parti kökeni" de, seçilirken çok gürültü kopardı ama sonra, yedi yıl boyunca alerji yaratmadı. İş Recep Tayyip Erdoğan'a gelince suratlar haset ve nefretle karardı.
İlginizi Çekebilir