© Teknik Elektrik 2017-2024

DTP lideri, grupta Kürtçe konuştu Meclis TV yayını kesti

Türk, "Hem Dünya Anadil Günü olması, hem Kürtçe üzerindeki anlamsız baskı ve yasakların sürüyor olması hem de dillerin güzelliği ve kardeşliği inancımızdan hareketle konuşmamın bundan sonrasını yine benzer şeyleri ifade etmek için kendi anadilimde sürdüreceğim.

Türk, "Hem Dünya Anadil Günü olması, hem Kürtçe üzerindeki anlamsız baskı ve yasakların sürüyor olması hem de dillerin güzelliği ve kardeşliği inancımızdan hareketle konuşmamın bundan sonrasını yine benzer şeyleri ifade etmek için kendi anadilimde sürdüreceğim." diyerek sözlerine Kürtçe olarak devam etti. Konuşmayı canlı veren TRT 3, bu andan itibaren yayını kesti. Türk'ün girişimini eleştiren Meclis Başkanı Köksal Toptan, Siyasi Partiler Kanunu gereği Meclis TV'nin yayını kestiğini söyledi. Kimseye 'Kürtçe konuştu' diye bir yaptırımın söz konusu olamayacağını ifade eden Toptan, DTP'ye 'benzer şeyler yapılırsa yine yayınları keseriz' uyarısında bulundu. Seçim öncesinde gerilim üretmekle suçlanan DTP'nin dünkü girişimi siyasî partiler tarafından 'provokasyon' olarak yorumlandı. AK Parti Grup Başkan Vekili Nihat Ergün, demokratik açılımların provoke edilmemesini istedi. CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek de DTP'li vekilleri, yeminlerine sadık kalmamakla suçladı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı ise Türk'ün girişiminden hükümeti sorumlu tuttu.

Yerel seçim sürecinde gerilim politikası üretmekle suçlanan DTP, dün ilginç bir girişime daha imza attı. Grup toplantısındaki konuşmasına 21 Şubat'ta kutlanan Dünya Anadil Günü'nü anlatarak başlayan Türk, dünya genelinde 7 bin ayrı dilin konuşulduğunu ancak bunların yarısının yok olmak üzere olduğunu belirtti. Bir devlete mensup bütün vatandaşların anadillerinin aynı olması gerektiği gibi bir yaklaşımın çağdışı olduğunu vurguladı. Türk, "Ülkemizde de maalesef ki bu anlayışla hareket eden resmi devlet ideolojisi, tek dilli bir toplum yaratmak adına Kürtçeyi yasaklayarak bu ülkeye büyük zarar verdi. Geldiğimiz aşamada halen Kürtçe dilinin bir tek resmî belge ile ya da yasal-anayasal düzenleme ile güvence altına alındığını söylemek imkânsızdır. Örneğin TRT 6' dan Kürtçe yayın yapılabiliyor ancak hem bunun yasal güvencesi yok hem de TRT'nin diğer kanallarında veya özel kanallarda yapılması suç olarak kabul ediliyor." diye konuştu.

DTP milletvekilleri veya belediye başkanları Kürtçe konuştukları için cezalandırılırken Başbakan Erdoğan'ın mitinglerde Kürtçe konuşmayı kendine bir hak olarak gördüğünü savunan Türk, "Kürtçe Kürtlere yasak ancak AKP'ye ve devlete serbesttir. Bu ikiyüzlü yaklaşımı kabul etmemiz mümkün değildir." ifadelerini kullandı. Resmî dilin Türkçe olmasına herhangi bir itirazları olamayacağını belirten DTP lideri, ancak yerel yönetim, eğitim, basın yayın veya meclis gibi alanlarda Kürtçe üzerindeki yasakların kalkması gerektiğini kaydetti. Türk, Kürtçe üzerindeki 'anlamsız baskı'yı anlatmak için konuşmasının bundan sonraki bölümüne Kürtçe devam edeceğini söyledi.

Kürtçe sözlerine, tüm partililerin ayaktaki alkışları arasında başlayan Ahmet Türk, Kürt halkının kendi dillerinden başka dil bilmedikleri için büyük baskılar gördüklerini savundu. Özellikle darbe dönemlerinde Kürtçe nedeniyle birçok kişiyle birlikte kendisinin de hapis yattığını dile getirdi. Türk, şöyle devam etti: "Ailelerimiz ziyarete geliyordu, başka dil bilmedikleri için Kürtçe konuşmak istiyordu. Ancak Kürtçe konuşmanın hem bize hem de kendilerine yönelik baskı aracı olduğunu ve bu yüzden dayak yediğimizi bildikleri için Kürtçe konuşmuyorlardı. Biz buna rağmen bazen 'nasılsın anne', diyorduk; onların yüreği kırılmadan dönmelerini istiyorduk. Sonra da bunun için dayak yiyorduk. O zamanlar kendi kendime 'bir gün, resmî bir toplantıda anadilimle konuşacağım' diye söz vermiştim."

Çarşaf giyenler Meclis'e gelmesin

Türk, toplantı sonrası gazetecilerin sorularını cevaplandırırken yaptığı şeyin kanunlara aykırı olmadığını savundu. Türk, "Şimdi birileri çıkacak 'Parlamento'da böyle bir şey olmaz.' diyecek. Eğer bu öyle ele alınırsa o zaman çarşaflıların da gruplara gelmemesi lazım. Çünkü onların Genel Kurul'a gelmesi kabul edilemez ama gelip grupta oturuyorlar." dedi.

Kürtçe yemin krizini hatırlattı

DTP'li Türk'ün Kürtçe çıkışı 1991'deki Kürtçe yemin krizini akıllara getirdi. Bu tarihteki genel seçimlerde SHP'den seçilen Leyla Zana, milletvekili yeminini Kürtçe yapmaya kalkıştı. Büyük tepki toplayan bu olaydan sonra DEP'e geçen Zana ve arkadaşlarının dokunulmazlıkları kaldırıldı ve 2 Mart 1994'te 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak AİHM 17 Temmuz 2001'de DEP milltvekillerinin yeniden yargılanmasına karar verdi. Uyum yasalarından sonra davayı yeniden gören Ankara 1 No'lu DGM, eski kararını tasdik etti. Ancak Yargıtay 9. Ceza Dairesi 8 Haziran 2004'te 10 yıl cezaevinde kalan DEP milletvekillerinin tahliyelerine karar verdi.

 

TBMM Başkanlığı: Kanuna ve Anayasa'ya aykırı

TBMM Başkanlığı, Ahmet Türk'ün grup toplantısında yaptığı Kürtçe konuşmanın yayınlanmamasına gerekçe olarak kanunları gösterdi. Anayasa'nın 3. maddesine göre Türkçenin resmî dil olduğu ve anayasal bir kurum olan TBMM'de Türkçe dışında dil kullanmanın mümkün olmadığı belirtildi. Yapılan yazılı açıklamada, "Hukuken kullanılması mümkün olmayan bir dille yapılan bir toplantının TBMM TV'de yayınlanmasının yasal olmayacağı aşikârdır. Sayın milletvekillerimizden ve siyasî parti gruplarından yasama ve denetim faaliyetlerini Anayasa ve kanunlara uygun olarak devletin resmî dilinde yapmaları hususunda gerekli duyarlılığı göstermeleri beklenmektedir." denildi. Başkanlık, Siyasî Partiler Kanunu'nun 81. maddesine de dikkat çekti. Bu maddede şu hüküm yer alıyor: "Siyasî partiler, tüzük ve programlarının yazımı ve yayınlanmasında, kongrelerinde, açık veya kapalı salon toplantılarında, mitinglerinde, propagandalarında Türkçeden başka dil kullanamazlar."

 

TARTIŞMA BÜYÜDÜ

Kürtçe konuştu diye kimseye yaptırım uygulanmaz

Köksal Toptan (TBMM Başkanı):

Resmi dil Türkçedir. Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nda bu hüküm açıktır. Bu tür toplantılarda Türkçe konuşulur. Kimseye 'Kürtçe konuştu' diye bir yaptırım yapmam söz konusu değil. Meclis'te ilk kez Kürtçe konuşulmuyor. Sık sık Genel Kurul'da da yapılıyor. Burada mesele Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun amil hükümlerine aykırılık olup olmadığıdır. TRT 3, 'siyasi partilerin Türkçe dışında toplantı yapamayacakları' hükmü doğrultusunda konuşmayı yayınlamadı. TBMM Başkanlığı'nın yaptığı iş, Anayasa'nın ve Siyasi Partiler Kanunu'nun emrettiği iştir. Yine benzer şey yapılırsa yine yayınları keseriz.

Provokasyonlardan uzak durulmalı

Nihat Ergün (AK Parti Grup Başkan Vekili):

DTP'nin yaptığı, seçimler yaklaşırken seçmene selam kabilinden bir girişimdir. Demokratik açılımların provoke edilmemesi gerekir. Meclis'te toplumun tüm kesimine hitap eden ortak dille konuşulur. Grup toplantıları da ortak faaliyetlerdir. Buradan verilen mesajların da ortak dilde yani resmî dil olan Türkçe verilmesi gerekir. Bu tür teşebbüsler, Türkiye'deki tüm toplum kesimleri bir arada düşünüldüğünde olumlu katkı yapmaz. Hükümet olarak Kürtçe konusunda birçok açılım gerçekleştirdik. Bunun son örneği 24 saat yayın yapan TRT 6'dır.

Hatanın başlangıcı TRT 6

Cihan Paçacı (MHP Genel Başkan Yardımcısı):

Ahmet Türk'ün konuşmaları kesinlikle tasvip edilemez. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Hükümetin girişimiyle devlet televizyonunda Kürtçe yayın başlayınca bu tür olayların da önü açılmış oldu. Esas mesele buradadır.

Anayasa'ya sadık kalmalılar

Mustafa Özyürek (CHP Genel Saymanı):

DTP'li vekiller yemin ettikleri Anayasa'ya sadık kalmalılar. Ancak TRT'nin sansür uygulaması ve konuşmayı kesmesi de yanlış. TRT'nin sansür uygulamaması gerekirdi.

Herkes sınırlarını bilmeli

Algan Hacaloğlu (CHP İstanbul Milletvekili):

Grup konuşmaları, TBMM çatısı altında yapılan resmî konuşmalardır. Bu konuşmaların resmî dil dışında yapılması doğru değildir. Bir arkadaşımız, Kürtçe yemin ettiği için sıkıntılar doğmuştu. Mitingde, sokakta, TBMM bahçesinde konuşulabilir ama grupta, resmî dil Türkçe dışında konuşma yapılamaz. Bireysel, kültürel haklar Cumhuriyet'in temelidir. Herkesin sınırlarının ne olduğunu bilmesi lazım. Kimse bu hassas konuyu kaçırmasın.

Meclis'te siyasî şov yapıldı

Onur Öymen (CHP Bursa Milletvekili):

Anadilde konuşmayı, insan hakları meselesi olarak görüyoruz. Ama bu konu, Meclis çatısı altında siyasi şova dönüştürülmemeli.

Farklı diller, Türkiye'nin zenginliğidir

Hasip Kaplan (DTP Şırnak Milletvekili):

TBMM'de yabancı devlet adamları, kendi dillerinde konuşma yapıyor. Farklı diller, Türkiye'nin zenginliğidir. Türkçenin resmî dil olmasına itirazımız yok. Ancak 20 milyon kişinin konuştuğu bir dile yasak getirilmesi 'faşizm'dir. Kürtçe yasağını savunanlar, Cumhu-

riyet'in kuruluş felsefesine ihanet etmekteler.

Kırgınlığa dönüşmemeli

Galip Ensarioğlu (Diyarbakır Sanayi Odası Başkanı):

Ahmet Türk'ün Kürtçe konuşması, TBMM'nin kutsallığına bir zarar vermez. Gerginliği öne çıkartmak yerine birlikteliğe odaklanmak gerekir. Bu konu üzerinden kırgınlığa sebebiyet verilmemeli.

Ahmet Türk'ü aşan bir gelişme

Ümit Fırat (Yazar):

DTP liderinin daha önceki açıklamalarında bu tür kötü örnekleri tekrarlamayacaklarına yönelik ifadeleri vardı. Bu karar, Türk'ü aşan siyasi bir karar. Bu bir şov.

Toplumsal barış adına önemli bir adım

Rüstem Zeydan (AK Parti Hakkari Milletvekili):

Kürtçe konuşmanın herhangi bir sakınca doğuracağını düşünmüyorum. Ahmet Türk, kucaklayıcı bir yaklaşımla böyle bir adım atmış olabilir. Bunu 'toplumsal barış adına önemli ve doğru bir adım' olarak nitelendirmek gerekir.

Amacı propaganda, Türk'ü ayıpladım

Hüsamettin Cindoruk (Eski Meclis Başkanı):

Ahmet Türk, yerel seçimler öncesi bir propaganda zemini oluşturmak istedi ancak yanlış yaptı. Zaten devlet Kürtçe televizyonla bu yayını yapıyor. Ayıpladım kendisini, çünkü hakkını kötüye kullanmıştır. Ahmet Türk'ün bu yaptığı Türkiye'yi gerer ve sonuç alınamaz. Talepleri haklı olsa bile devletin ve hukukun zorlanmaması gerekir.

Hükümet, pürüzleri gidermeli

Ömer Laçiner (Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni):

Anayasa'ya aykırı davranmış olabilir, ancak anadilde konuşmak meşru bir haktır. Bu hakkı engelleyen yasalar 'geçmişin kalıntıları'dır. Hükümet, açılımında samimiyse bu konudaki yasal pürüzleri de gidermeli.

HABİB GÜLER

ZAMAN

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER