© Teknik Elektrik 2017-2024

Cengiz Çandar niye böyle yapıyor?

Cengiz Çandar'ın "Mezopotamya Ekspresi" bir çırpıda okunacak kitaplardan.

Cengiz Çandar'ın "Mezopotamya Ekspresi" bir çırpıda okunacak kitaplardan. Çok klişe bir ifade oldu ama öyle.

Oturmuş yazmış, ve, Allah için çok iyi bir "iş" çıkarmış.

Zaten öteden beri Cengiz Çandar nerde ne zaman ne yazdıysa hep okumaya çalıştım.

O kadar ki, bir dönem sırf onu okuyabilmek için Cumhuriyet gazetesine abone oldum.

Bazen unutkanlığa dûçâr olsa da, yani, daha önce söylediği bir şeyi hiç söylememiş gibi yapsa da, kimi zaman kaptırıp gitse de Cengiz Çandar iyidir.

Eleştirsem de her daim incitmemeye özen gösterdiğim şahsiyetlerdendir.

Yazık ki yazık, sehven de olsa incittiğim olmuştur. Mesela bundan 3-5 yıl mukaddem Özedemir İnce'yle aynı yazıda adını anmıştım. Bunun için de hâlâ vicdan azabı çekerim.

Çandar'ı gerçekten çok severim.

Sevmesem adını bile anmazdım; oysa bu köşecikte kaç kez konuk ettim.

"Mezopotamya Ekspresi" kitabı sayesinde "bir tarih yolculuğu" yaparken, haliyle Çandar'ın öz yaşamına da bir yolculuk yapmış oluyorsunuz.

Türkiye'de ne kadar vitrine çıkmış insan, tanınmış sima varsa ya Cengiz Çandar'ın üniversiteden sınıf arkadaşı, ya bir alt devresi, ya çocukluk arkadaşı ya da asker arkadaşı.

Dünyada da ahbaplık etmediği sima yok nerdeyse.

Hulasa, Deniz Gezmiş'ten Morton Abramowitz'e kadar baş döndürücü bir çevre…

İçine doğduğunuz çevreyle mukayese ettiğinizde kendinizi "baldırı çıplak" yahut "çarıklı erkan" hissetmeniz işten değil. O derece yani.

Bir şeceresi var ki, hepten aklınız durur.

"Mezopotamya Ekspresi"nden okuyalım: "Şerefname'de, kitabın yazarı Şeref Han, dönemin ünlü Kürtleri arasında benim baba tarafından ailemin atası olan, Osmanlı İkinci Padişahı Orhan Gazi'nin kazaskeri (daha sonra Sultan 1. Murat'ın Sadrazamı) Çandarlı Kara Halil'den de söz ediyordu.."

Çandarlı Kara Halil kim mi?

Okumaya devam: "Yıllar sonra Çandarlı Kara Halil'in de Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin kayınpederi Şeyh Edebali ile bacanak olduğunu, dönemin ünlü İslam alimlerinden Şeyh Taceddin-i Kürdi'nin kızlarıyla evlenmiş olduklarını öğrenecektim.."

Anne tarafından da yedi göbek Selanikli bir aileden geliyor. Dedesi de Atatürk'ün çocukluk arkadaşı. "Musta Abi" diyormuş Atatürk'e.

Buna yakın bilgileri hemen herkesin şeceresini ezber bilen Müfid Yüksel kardeşim İmza dergisi yıllarında fakire galiba söylemişti ama matbu olarak muttali olmak yine de bambaşka.

Cengiz Çandar söz konusu kitabında, (Kürtçe konuşmasının yasak olduğu yıllarda) Özal'ın sürece vurgusunu şöyle naklediyor: "Turgut Özal, 'Olacak, Türkiye'de Kürtler ile ilgili durum böyle kalmayacak, değişecek,' dedi, 'Ama gerçekçi olmalılar. Bu, bir süreç meselesi. Adım adım olacak. Bu konuda bunun bir süreç olduğunu ve süreç içinde halledileceğini düşünsünler.."

Anlamakta güçlük çektiğim şu:

Özal süreci gözetince dahiyane politika, Erdoğan süreci gözetince neden "Ankaralılaşmak" oluyor?

Hadi Hasan Cemal'i veya Ahmet Altan'ı anladım, Cengiz Çandar'a ne oluyor?

Mezkur kitabında, "2009 Temmuz sonu-Ağustos başında 'Kürt Açılımı' başladı.." diyen de o, "Tayyip Erdoğan, tıpkı Turgut Özal'a yapıldığı gibi, 'ülkeyi bölmekle suçlanıyor', 'vatana ihanet' imasıyla, 'Yüce Divan'a gönderilmek'le tehdit ediliyordu.." diyen de.

Tekrar soralım: İç ve dış dengeleri Özal gözetince strateji, Tayyip Erdoğan gözetince "otoriterleşme" mi oluyor?

Kitaptaki Cengiz Çandar fotoğraflarına da bayıldım.

Gerilla fotoğrafını görünce, hey gidi kavanoz dipli dünya demekten kendimi alamadım. Gerillalıktan Abramowitz kankalığına ha, vay be!

Cem Boyner'le fotoğrafı sayesinde de YDH'lı günlere küçük bir nostalji yolculuğu yaptım.

Özal'a yanağını okşattığı fotoğrafa da bayıldım; çok sempatikmiş.

 

www.yenisafak.com.tr

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER