CASPER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Yıldırım Ortadoğu nun bilgisayarcısı olmak için ;Baharı bekliyor
RÖPORTAJLAR20 yıl önce üç üniversite öğrencisinin kurduğu yazılım şirketi, bugün Türkiye’nin en çok satan markası oldu.
Her şey, ortaokul öğrencisi bir çocuğun fasikül fasikül biriktirdiği bilgisayar dergileriyle başladı. Fasikülleri birleştirip de ansiklopedi haline getirdiğinde ise bilgisayar mühendisi olmaya karar vermişti. Çocuk yaşta alınan bu karar, üniversite son sınıftayken hayata geçti ve üç arkadaşın öğrencilik yıllarında kurduğu yazılım ve donanım şirketi 20 yıl sonra tüketicinin en çok tercih ettiği bilgisayar markası oldu. Türkiye’de tüketici tarafından en çok bilinen marka ve pazar lideri olduklarını anlatan Casper Kurucu Ortağı Yalçın Yıldırım, yeni açılmaya başladıkları yurt dışında Ortadoğu ve komşu ülkelerde bölgesel güç olmayı hedeflediklerini söyledi. Yıldırım’la hikayesini, işlerini ve hedeflerini konuştuk.
Türkiye’nin en çok satılan bilgisayarlarını üretiyorsunuz.
Bilgisayarla tanışmanızın hikayesi nedir?
Ben çocukken bilgisayar kavramı yoktu. Üstelik Rize’de köy okulunda okudum, oradaki şartlar daha da kısıtlıydı. Ortaokuldayken bir meslek rehberi geçti elime, onu incelerken bilgisayar mühendisliğinden geleceğin meslekleri arasında olarak söz edildiğini gördüm. Bu dikkatimi çekmişti. Bir bilgisayar dergisi satın aldım, sonra her ay almaya başladım. Fasikül şeklinde alıp ansiklopedi haline getirdim. İşte o zaman bilgisayarcı olmaya karar verdim. Ailem çiftçilikle uğraşıyordu. Çay bizim oraların geçim kaynağı malum... Ben de yaz mevsiminde aileme yardım ederdim. Bizim dönemimizde üniversite sayısı ancak 27’ydi. Bunların sadece 5-6 tanesinde bilgisayar bölümü vardı. Ben de hedefimi belirledim ve çalışmalarımı o yönde yoğunlaştırdım.
Peki Casper nasıl doğdu?
Üniversiteyi bitirmemize bir yıl kala 10 arkadaş bir araya geldik ve ticaret yapma kararı aldık. Yazılım ve donanım üzerine bir şirket kuralım dedik, sonra bu ekibin sayısı düştü ve kalan üç kişiyle bu işe adım attık. Şu anda ortağım olan Altan Fakılı’yla o zamandan beri beraberiz, diğer ortağımız daha sonra aramızdan ayrıldı. Ben üniversitede okurken bir dershanede bilgisayar öğretmenliği yapmıştım ve bir bilgisayar firmasında da yarım gün çalışmıştım. İş tecrübesi edinmiş ve pazarı öğrenmeye başlamıştım. O zamanlar teknik imkanlar kısıtlıydı kimse bilgisayar konusunda bilgi sahibi değildi. Pazarda büyük boşluk vardı. Başarılı olmamak için bir neden yoktu. 1991 yılında Mecidiyeköy’de Casper’ın temelleri atıldı. Bilgisayar mühendisiydik ve dışarıda çok iyi maaşlarla çalışabilirdik ama biz kendi işimizi yapmak istedik. Öyle bir marka yapacaktık ki, sadece Türkiye’de ve uluslararası arenada söz sahibi olacaktı.
21 yıl önce siz sektöre girdiğinizde bilgisayar pazarının durumu nasıldı?
O zaman yerli bir marka vardı piyasada. Bilgisayarın önemini kimse bilmiyordu. O yüzden işimizi anlatmak için çok çalıştık. Yeşildirek’te 20 bin civarı tekstilci vardı ve bunların 2 bini müşterimiz olmuştu. Hanlara giriyor, firmalara tek tek bilgisayarı anlatıyorduk. Markamız da tanınmıyordu bu başta dezavantajdı ama yerli marka oluşumuz avantaja dönüştü. Ayda 60-70 bilgisayar satmaya başlamıştık. Ar-Ge birimini sıfır hataya yakın bir performansla oluşturmuştuk. Referanslarla ilerledik. Bu arada Anadolu’ya da yoğun olarak gitmeye başladık. Halkın markası olduk, benimsediler bizi. Belediye, kamu kurumları ve özel teşebbüslerle hızla çalışmaya başladık. Ekip genişledi. Ben de en başından beri hep satışın başında çalıştım.
O zamanla kıyasladığınızda bugün ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?
Bugün bilişimin, bilgisayarların önemi anlaşıldı. Sektör hızla büyüyor, teknoloji akıl almaz bir hızla gelişiyor. Son yıllarda da masaüstü bilgisayardan notebook’a bir geçiş var. Her 5 bilgisayardan 1’i dizüstü. Türkiye’deki yerel markalar bu geçişe uyum sağlayamadı. Bazıları sıkıntıya düştüler. Ama biz bu süreci iyi yöneterek başarılı olduk. Karşımızda çok güçlü uluslararası markalar var. Şu anda masaüstü bilgisayarların yüzde 35’i, notebook’ların ise yüzde 15’i bizim kontrolümüzde. Toplam pazar payımız ise tüketicide yüzde 16.2. Bu da bizi lider yaptı. 2012 yılında 100 bin adet satış gerçekleştirdik ve yıl bitene kadar yüzde 20’lik bir büyüme öngörüyoruz.
Bundan sonraki hedefleriniz neler, nereye kadar yürüyeceksiniz?
Bu sektörün dinamizmi Turgut Özal’la başladı. Bugünkü hükümet de önümüzü açmaya devam ediyor. Özellikle MEB, devlet daireleri, araştırma geliştirmeye verilen önemle gelişiyoruz. Bilgi toplumu olma yolunda ön önemli araç bilgisayar. 2023’lü yıllarda dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olacağız. O zaman bilgi teknolojilerinin de ileri derecede kullanılacağına inanıyorum. 2015’te satışlarımızı 1 milyon adede çıkarmayı planlıyoruz. Civar ülkelerde özellikle Azerbaycan’a çok ciddi çalışmalarımız var. Irak’ta bir merkez oluşturduk. İki yıl önce başladığımız ihracat, üretimin yüzde 2’lik bir kısmı oluşturuyor. Ancak söz konusu bölgenin potansiyel en güçlü markasıyız. Bundan sonraki hedeflerde de komşu ülkelerde söz sahibi olmak var. Ortadoğu çok iyi bir pazar bizim için. Coğrafyanın sakinleşmesini bekliyoruz.
Tablet projesiyle pazar 5 yıl sonra ikiye katlanacak
1994-2001 krizlerinden büyüyerek çıktık. O dönemde bir çok firmanın battığını biliyoruz. Krizde markamızı sınamış olduk. 2009 yılında hükümetin aldığı KDV indirimi kararı bizim şatışlarımızı uçurdu. Krizden zaten etkilenmemiştik. Bu sayede çok iyi bir ivme kazandık. Eğitimde bilgisayar kullanma fikri çok önemli. Bilgisayarı eğitim için kullanan çocuk hayata kötü bakamaz. Bilimle iç içe olan bir çocuk yanlışa yönlenmez. Gün içinde böyle vakit geçiren çocuğun kötü alışkanlık edinme ihtimali olmaz. Bilgisayarlı eğitim dünyadaki en iyi eğitim şekli. Öğretmenler öğrenciler tablet bilgisayarla donatılıyor. Şu an pilot bölgelerde uygulanıyor. Kapsamı genişledikçe ailelerin bilgisayara bakışı değişecek ve bilgisayar kullanımı da artacak diye düşünüyorum. Şu anda evlerde bilgisayar kullanımı yüzde 20 civarında. Tablet bilgisayarların hayatımıza girmesiyle birlikte bilgisayar pazarı 5 yıl sonunda ikiye katlanmış olacaktır. Biz de bu projede varız ve bundan sonra bu konuda yapabileceklerimiz için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Ar-Ge bölümünüzün yaptığı tasarımlar sizi farklı yapar
BİLGİSAYAR pazarı yılda ortalama yüzde 15-20 büyüyor. 20-25 yıllık bir geçmişi olmasına rağmen genç ve çok dinamik. Bizim sektörün kriteri ‘ne kadar markaysanız o kadar büyük üreticisiniz’dir. Bu işin işlemcisi, işletim sistemcisi bellidir. Bu ürünleri dünyadaki belli firmalardan alırsınız. Üretimi her marka da aynı şekilde yapıyor. İşletim sistemi standart, özellikleri sabit. Ancak kendi Ar-Ge bölümünüzün çalışması sizin tasarımınızı belirler ve sizi farklı yapar.
İlginizi Çekebilir