© Teknik Elektrik 2017-2024

Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi - Prof. Dr. Bahaeddin Ögel

Hunlarla ilgili olarak okuyabileceğiniz pek çok kitabın, kaynakçasında en sık yer alan eser Bahaeddin Ögel’in bu muazzam çalışmasıdır. Hunlar bahsinde özellikle Asya Hunları hakkında bilgi sunabilmek için Ögel’in Hun İmparatorluğu tarihini muhakkak okumak gerekiyor. Farklı Çin kaynaklarını doğrudan Çince’den tercüme ederek arka arkaya incelediği metodu sayesinde de, hangi kaynağın hangi hususları pas geçtiği, bunun aslında ne gibi bir amaç taşıdığı hususlarında da aydınlatıcı bilgiler veriyor. Bunun yanı sıra özellikle Shiratori, De Groot gibi yazarların Hun tarihine bakış açılarını da güzel yansıtıyor.

Orta Asya Türk tarihi için, en eski ve güvenebileceğimiz kaynaklar malum Çin kaynaklarıdır. Çinlilerin o zamanki yazılarında kullandıkları dil, bugünün alfabelerinde olduğu gibi, sesler ve telaffuzların ifadesi olan sembollerden ziyade; Sümer tamgalarında olduğu gibi, bir durumu, olayı veya olguyu anlatan karakterlerden oluşur. bu da binlerce karakterin ne anlama geldiğini ezbere bilmeyi gerektirir. Haliyle, o çağların belgelerini okuyabilmek demek, bugünün Çincesini bilmekle mümkün olmamakta.

Kendisi bu yazıyı öğrenip eski belgeleri dilimize ve tarihimize kazandırmakla kalmamış; arkeolojik, speleolojik bulguların ışığında da tarihi gerçekliklerle efsaneler, destanlar ve mitler arasında ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Sigmund Freud’un psikanaliz kuramından da faydalanarak, o dönemin metaforlarını; dönemin siyasi, coğrafi ve iklim şartlarıyla birlikte değerlendirip çözümlemiştir.


ÖNSÖZ

Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi’ni, “Hun imparatorluğu” değil de; “Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi” adı ile adlandırdık. Çünkü bu imparatorluk, 300 yıl, binlerce kilometrelik ve aklın alamayacağı genişlikteki toprakları, akıl ve mantık üzerine kurulmuş bir düzen ve tıpkı bir saat işleyişi gibi, idaresi altında tutmuştur. Bölünüp, dağıldıktan sonra da yaşamış, bu engin devlet tecrübesinden paylarını alan Mete’nin torunları, yer yer yeni devletler kurmaktan geri durmamışlardı. Yeni devletler kurarken de, bu büyük geçmişi unutmamışlar. Mete’nin hatırasına dayanmışlar ve atalarını, kendi tarihlerine de yazdırmışlardı.

İmparatorluk nedir veya ne değildir? Bu kitabımızı yazarken ve ad koyarken, bunu çok düşündük. Büyük Hun Devleti, tıpkı bir insan vücudu gibiydi. Devletin binlerce kilometre uzaklıktaki bir köşesinde, başkentin haberi olmadan hiç bir şey olamazdı. Her şey, başkente haber verilir ve başkentin buyruğuna göre işler yoluna konurdu. Mete’nin kurduğu bu devlet, bundan dolayı “büyüklük” ve “İmparatorluk” adına lâyıktır. Büyük Hun İmparatorluğu, herkesin aklına estiği gibi idare ettiği, feodal bir devlet değildi. Uzun yaşamasının ve yüzyıllar boyunca hatırlardan silinmemesinin sebebi de budur.

Eski Türk tarihine Hunlar ile başlıyoruz her konuda olduğu gibi burada da bilinen çağlardan başlayıp bilinmeyen çağlara ışık tutmaya çalışacağız. Göktürk devleti ile kesin olarak tarih sahnesine çıkan Türk dünyasının, elbette ki çok önceleri vardı. Çin tarihleri de Türk kavimlerinin bu eski tarihlerini biliyorlardı. Bunun için Çin tarihçiliğinde en eski çağlardan başlayan, Göktürk çağına kadar gelen ve hiç kesilmeyen bir tarihin, akışını ve anlatılışını görmek mümkündür.

Bu kitapta ele alınan her konuda olduğu gibi, Hunların ataları bölümünde de yalnızca eski Çin yazılı kaynaklarına dayanacağız. Kaynaklara dayanan bu tarihte, söz benzeştirmeleri de pek fazla yer almayacaktır Çin yazılı tarih kaynaklarını ise şu veya bu yolla kesinlikle zorlamayacak. Zaten bu kaynaklar bizi Kendi kendilerine istediğimiz dileğe götüreceklerdir.
 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER