© Teknik Elektrik 2017-2024

BUHARA

Zengin bir kültür mirasına sahip olan Buhara şehri, hem mimarisiyle hem de yetiştirdiği âlimlerle meşhur…

Zengin bir kültür mirasına sahip olan Buhara şehri, hem mimarisiyle hem de yetiştirdiği âlimlerle meşhur…

 

Türk İslam dünyasının en önemli bilginlerinin yetiştiği şehirlerden biri olan Buhara, Özbekistan sınırları içinde yer almaktadır.

 

Semerkand ve Buhara’da İslam dünyasının en ünlü ve dünya çapındaki düşünürleri, edebiyatçıları, matematikçileri ve bilim adamları yetişmiştir. Bu kültürel yapının zenginliği günümüze miras olarak gelen muhteşem yapıların izlerinde de görebilmek mümkün. Arkeolojik bulgular şehrin tarihinin en az 2500 yıl olduğunu göstermektedir.

 

Şehir stratejik önemini, Kızıl Kum Çölünde bir vaha kenarında ve İpek yolu güney güzergâhı üzerinde olmasına borçludur.

 

Buhara, 9. yüzyılın ortasından 10. yüzyılın sonuna kadar Samanîlerin başkenti oldu. Samanî Devletinin yıkılmasından sonra Karahanlıların yönetimi altına girdi. Daha sonra Kara Hıtay’ların eline geçince, siyasi ehemmiyetini kaybetti. Buhara, Samanîler ve Karahanlılar zamanında kültürel altın çağını yaşamıştır, o dönemden kalan Büyük Minare (kitâbesinde inşaa tarihi olarak 1127 kaydı var) ve Mağâk-i Attârî Camii sayılır.

 

Samanî hükümdarları âlim, edip ve şairleri himaye ettikleri için çok sayıda edip ve şair Buhara’da toplandı. Birçok saray, medrese, cami ve mescidler inşaa edildi. Buralardan yetişen âlimler İslamiyet’in yayılmasına hizmet ettiler.

 

İlmin yanında sanayi de gelişti. Özel kumaşlar dokunan Darü’t-Tıraz yaptırıldı. Buhara’da dokunan kumaşlar, halılar, kilimler, yünlü ve pamuklular, seccadeler çeşitli ülkelere ihraç edildi. Buhara ve etrafında ziraat, ticaret ve sanayi çok gelişti, çok büyük çarşılar inşa edildi.

 

Alaeddin Muhammed Tekiş 1207’de Buhara’yı Harzemşah Devletine dahil etti. Bu dönemde Buhara mâmur hale getirildi. Şehrin çeşitli yerlerine medreseler, kütüphaneler ve camiler yapıldı, şehrin kalesi tamir ettirildi. Harzemşahların idaresi bir müddet daha devam etti. Muhammed Tekiş 1217-18’de Buhara’da Abbasî halifesi Nasır adına okunmakta olan hutbeye son verdi.

 

1220 yılında, Cengiz Han’ın oğlu Çağatay Otrar’ı zapt edip yağmalarken, bu sırada Cengiz Han da kendi komutasındaki ordu ile Buhara’yı tamamen yaktı. 30.000 kişi katledildi. Bu, tarihin gördüğü en zalimâne hadiselerden biridir. Şehir tamamen yağma edilirken, insanlığın kültürel hazinesi sayılacak önemdeki eserler yakıldı. 

 

Moğol istilası öncesi dönemde Buhara, İslam medeniyetini derinden etkileyecek büyük bilginler yetiştirmiştir ki, bunların en meşhuru İmam el-Buhari’dir. Buhara’ya yolu düşen ve yetişen diğer âlimlerden bazıları: Hakim Tirmizî, Muhammed bin Selam el-Bikendî, Abdullah bin Muhammed el-Müsnedî, Muhammed bin Yusuf el-Bikendi, İbrahim bin el-Eş’as, İmam-ı Muhammed Şeybani, Yusuf-i Hemedani, Abdülhalık-ı Goncdüvanî, Şah-ı Nakşibend Behaeddin Muhammed bin Muhammed Buhari, Hace Muhammed Parisa, Seyyid Emir Külal, Mahmud Buhari. 

 

Müslümanlar Buhara’yı fethettikten sonra, pek çok cami, medrese ve kütüphane gibi mimarî eserler yaptılar. Yuvarlak tuğla payeler üzerine sivri kemerli ve kubbeli bir yapı olan ve zamanımıza kadar ulaşan Hazer Degaron Camii, Karahanlılar tarafından yaptırılmıştır. Her kubbenin etrafı tonozlarla çevrili olan cami, 1121 senesinde inşaa edilmiştir. Kuli Hatun ve Hakim Tirmizî türbeleri de zamanımıza kadar ulaşan eski eserler arasında olmakla birlikte, bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutmuşlardır.

 

Ayrıca Uluğ Bey tarafından yaptırılan Uluğ Bey Medresesi, on beşinci asır mimarisinin güzel bir örneğidir. 1536 senesinde yapılan Mir Arab Medresesi ile 1652 senesinde yapılan Abdülaziz Han Medresesi, on altıncı asır mimarisini çok güzel temsil eder. Buhara’da son medrese, 1807 senesinde Niyazi Kul tarafından yaptırılan Dört Kuleli Medresedir.

 

Rusya’da komünist rejim, iktidarı ele geçirdikten sonra, Maveraünnehr’de birçok ibadet yerlerini yıktılar. Yalnız Buhara vilayetinde 360 cami ve mescid yıktırıldı. Uluğ Bey Medresesini bıraktılar ki, o da din aleyhtarlığı için müze olarak kullanıldı. Buhara kütüphanelerinde bulunan binlerce Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerif kitapları başta olmak üzere, bütün dini eserleri toplayıp yakan komünistler, sokaklarda yırtarak ayaklar altında çiğnediler. Halkın evlerinde bulunan dini, milli ve tarihi kitaplara varıncaya kadar toplayıp imha ettiler. Kitapları teslim etmek istemeyen binlerce Müslümanı da hunharca şehid ettiler.

 

Rus işgalinden sonra başkenti Taşkent olan Özbekistan, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin bir şehri haline gelen Buhara’da Sovyet idaresine karşı başlatılan silahlı mukavemet 1926 yılına kadar sürdü. 1923 sonunda Buhara hükümeti tamamen Rus kontrolü altına alındı. Halkın büyük bir kısmı Afganistan’a, geri kalanı da kırsal alanlara ve Özbekistan şehirlerine kaçtı. 1930 ve 1940’lı yıllarda da baskılar sebebiyle bir göç daha yaşandı. Şehrin nüfusu tamamen azaldı.

 

Buhara topraklarından elde edilen doğal gazın boru hattıyla Urallara, Avrupa’nın bir kısmına ve diğer Orta Asya ülkelerine nakledilmesi, şehrin ticarî ve ekonomik yönden önemini arttırmaktadır. Buhara’nın bugünkü nüfusu; Özbekler, Türkmenler, Kırgızlar, Kazaklar, Tatarlar, Uygurlar, Tacikler, Ruslar, Kafkasyalılar, Ukraynalılar ve Yahudilerden meydana gelmektedir. Buhara şehri Özbekistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra tekrar ilim, kültür ve ticaret merkezi olmaya namzet görünmektedir.

(dunyabulteni.net)

Buhara İslamiyyetin Mekke, Medine ve kudüsten sonra gelen 4. en önemli merkezi konumundadır.

 

Özbekistan’ın orta kesiminde kent, aynı adı taşıyan yönetim biriminin merkezidir. Aynı adı taşıyan vahanın orta kesiminde, Zerefşan Deltası’nda bulunan Şahrud Kanalı’nın kıyısında yer alır.

 

Deniz düzeyinden 143 m yükseltide kurulu olan kent, Amu Derya’nın doğusunda, Semerkant’ın batısında kalır. Şahrud sulama kanalı sistemi üzerinde, pamuk ekimi alanlarının merkezindedir. Çiğit dokuma fabrikalarının yanı sıra ülkenin ve eski SSCB’nin en büyük karakul derisi işleme fabrikası da kenttedir.

 

Pedagoji Enstitüsü ve altı ortaöğrenim kuruluşunda öğrenim Özbekçe, Tacikçe ve Rusça yapılır. İbni Sina Halk Kütüphanesi kentteki en önemli kültür yapısıdır.

 

TARİHSEL ESERLER

Sovyet yönetimi altında geniş ölçüde yenilenmesine karşın, ortaçağdaki görünümünden ve özelliklerinden çok az şey yitiren kentte camiler, türbeler, kerpiçten yapılma düz damlı evler, kapalı çarşılar bugüne kadar varlıklarını koruyabilen özgün yapılardır. Samanoğlu İsmail Türbesi (9 yüzyıl), Hazara Camisi (11. yüzyıl), Karahanlılar tarafından yaptırılan Kalan Minaresi (12. yüzyıl), yine aynı yüzyılda yapılan Muğak Attari Camisi ve Mescid-i Cuma, Uluğbey Medresesi (15. yüzyıl), Mir Arap Medresesi (16. yüzyıl), Abdülaziz Han Medresesi (16. yüzyıl), Emir Kalesi (18.-19. yüzyıllar) kentteki en önemli tarihsel eserlerdir.

 

COĞRAFİ KONUMU

Buhara’nın doğusu dağlara; kuzey, batı ve güneyi boskırlar ve çöllerle çevrili olduğundan şehir konumu itibariyle tarih içinde dokusunu kaybetmeden günümüze kadar gelmişdir.

 

2 bin 500 Yıldan daha eski bir tarihe sahib olan Buharanın tarihi merkezi, 

UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilirek korunma altrına alınmışdır. 

 

İKLİM ÖZELLİKLERİ

Sıcak ve ılıman bir iklim hakimdir; Buhara Buhara ilinde belirgin yağış görülmektedir. En kurak aylarda bile yağış miktarı oldukça fazladır. Köppen-Geiger’e göre iklim Cfb’dir. Buhara ilinin yıllık ortalama sıcaklığı 17.6’dır. Yıllık ortalama yağış miktarı: 1001 mm

Yılın en kurak ve en yağışlı ayı arasındaki yağış miktarı: 148 mm Yıl boyunca ortalama sıcaklık 0.9 dolaylarında değişim göstermektedir.

 

YEMEKLERİ

Buhara pilavı

Buhara mutfağında soğanile haşlanmış kuzu etinin karışmasıyla yapılan Baracha, etli domatez dolması olan Buhara Somsa ve Buhara pilavı meşhurdur.

yerel yemklerin dışında restorant ve kafelerde diğer ülke mutfaklarından yemkler de bulunur.

 

POPÜLER RESTORANTLAR

Rüstem/Aka Ulusal Evi

Sarofon caddesinde yer alan restoranda Özbek, Avrupa ve vejeteryan tarzı yemekler sunulmaktadır.

 

POPÜLER YEMEKLERİ

Dolma, Mısır Çorbası, Elmalı Turta’dır.

 

KAMP

Açık bahçe, iki solon, odalar ve çocuk odasından oluşan büyük bir Kamp, M. İkbol caddesinde yer alır. Özbek, Avrupa ve Uygur yemek kültürünü denenebileceği restoranda Uygur tarzı kızarmış sığır eti, çeşitli çorbalar ve tatlılar önerilir.

 

BELA İTALİA

Şehrin eski ve yeni perçaları arasında yer alan restorant B.Nakshbandi caddesinde yer alır İtalyan tasarımıyla dikkat çeken restoranda Avrupa ve Doğu mutfgak kültürlerinden örnekler servis edilir. Özellikle önerilenler arasında; pizza, Spagetti, Arap Etyemeği ve Gürcü et yemeği vardır.

 

MİNZİFA

Khujarushnoy Caddesi’ndeki Minzifa, Lyabi-Khauz yakınlarındaki eski şehrin merkezindedir. İki hol ve bir terastan oluşan restoranda Özbek, Avrupa ve Vejetaryen yemekleri servis edilir

en popiler yemeği pilavdır.

 

DOLON

Şehrin eski kısmında yer alan restoranın mönüsü Avrpa ve Özbek yemekleri ağırlıklıdır. En popüler shashlik ve shourpadır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER