© Teknik Elektrik 2017-2024

Birleşik Kıbrıs olmazsa AB ile ilişkiler donar

Avrupa Komisyonu'nun Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi Stefan Füle ile görüşen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kıbrıs sorunu ile ilgili sert mesajlar verdi.

Avrupa Komisyonu'nun Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi Stefan Füle ile görüşen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kıbrıs sorunu ile ilgili sert mesajlar verdi. "Kıbrıs Rum tarafı, adada bir çözüm olmadan 2012'de AB'nin dönem başkanlığını üstlenirse, AB ile ilişkiler donma noktasına gelir" diyen Davutoğlu, böyle bir durumda Güney Kıbrıs Rum yönetimini muhatap almalarının sözkonusu olamayacağını söyledi. Dün sabah Dışişleri Bakanlığı'nda Füle ve Davutoğlu, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini masaya yatırdı. Muhatabına "Türkiye-AB ilişkilerinde artık stratejik kararlar alma vakti gelmiştir" diyen Davutoğlu, Türkiye için bu kararın çok açık olduğunu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümet programını TBMM'ye sunarken bunu ortaya koyduğunu söyledi.

TIKANIKLIĞIN KİLİDİ 'KIBRIS'

AB sürecinde iki önemli engel olduğunu ifade eden Ahmet Davutoğlu, bunlardan ilkinin Kıbrıs sorununda hâlâ bir çözüme ulaşılamaması ve AB'nin tek taraflı olarak Kıbrıs konusunu bazı müzakere fasıllarıyla irtibatlandırması olduğunu kaydetti. Diğer engelin ise başta Fransa olmak üzere bazı ülkelerin blokajları olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Bu tıkanıklığın aşılmasının kilidi, anahtarı bir anlamda Kıbrıs'ta alınacak mesafedir. Eskiden beri pozisyonumuz açıktır; bir an önce çözümden yanayız. Rumlar 2004'te 'hayır' dedikten sonra müzakereler 2008'de tekrar başladı. 3 senedir müzakereler yürüyor. Görüşmelerde sürekli olumlu tavır alan, insiyatif geliştiren Kıbrıs Türk tarafı ve son olarak 7 Temmuz'da Cenevre'de yapılan görüşmelerde de bu böyle oldu. Ben bunu Sayın Füle ile de paylaştım. Bir tarafta sürekli insiyatif alan Türk tarafı var. Diğer tarafta konuyu zamana yaymak teşebbüsünde olan ve bu yolla AB'nde adanın tümünü temsil edebilecek şekilde dönem başkanlığını üstlenme çabası içinde olan bir Rum tarafı var" diye konuştu.

'DONMA' NOKTASINA GELİR

Türkiye'nin hedefinin Kıbrıs'ta bir çözüme ulaşılması ve AB dönem başkanlığını da barış sonrası kurulacak, Türk tarafının da temsil edildiği yeni Kıbrıs devleti tarafından üstlenilmesi olduğuna dikkat çeken Davutoğlu AB'ye şu resti çekti: "Bu olursa bütün yollar açılacak. Hem kapsamlı çözüme ulaşılmış olacak hem Türklerin de içinde olduğu şekliyle yeni Kıbrıs devleti Türkiye-AB ilişkilerinde büyük bir atılım yapma imkanı sağlayacak. Hem de AB'nin Türkiye ile giriştiği stratejik vizyon hayata geçirilebilecek. Eğer bu olmazsa, yani Kıbrıs Rum tarafı bu müzakereleri geciktirerek gelecek sene 2012 Temmuz'unda tek taraflı olarak dönem başkanlığını alırsa, bu sadece adada bir çözümsüzlük anlamına gelmez. Aynı zamanda Türkiye ile AB ilişkilerinin tıkanıklığın ötesinde donma noktası anlamına gelir. Biz Rum yönetiminin çözüm olmadan üstleneceği bir dönem başkanlığında Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin sürdürülebileceği kanaatinde değiliz. Yani o dönem için bizim herhangi bir şekilde Güney Kıbrıs Rum yönetimi dönem başkanlığını muhatap almamız sözkonusu değildir."

ŞİMDİDEN TEDBİR ALINMALI

Tıkanıklığı aşmak için tedbirlerin şimdiden alınması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, "Bu tedbir de çözümün bu sene sonuna kadar gerçekleşmesi ve gelecek sene yeni Kıbrıs devletinin AB dönem başkanlığını alması... Bu iki vizyon arasında bir tercih ile karşı karşıyadır AB ve Kıbrıs Rum Yönetimi" diye konuştu.

Bu yorumlar için doğru zaman değil

AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle, BDP grubuna dün gerçekleştirdiği yaklaşık 50 dakikalık ziyaretin ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklamalarına ilişkin soruları cevapladı. Füle, şunları söyledi: "Ben bu tip yorumlar için doğru zaman olmadığını düşünüyorum. Çünkü içinde bulunduğumuz bu dönem Türkiye-AB ilişkilerine, reform sürecine ve müzakerelere katılım sürecine belli bir ivme kazandırmak için doğru bir zaman. Bu hem benim görüşüm hem de bugün (dün) yaptığım görüşmelerde yeni AB Bakanı Egemen Bağış ile benzer bir pozisyon sergilediler. Bu yönde her ikimiz de gayretlerimize, çalışmalarımıza devam edeceğiz."

Dönüm noktası!

KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Rum tarafının, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecini hep istismar ettiğini ve bugüne kadar müzakere masasına "çözüm bulma amacıyla değil, Türkiye'den bir şeyler koparma amacıyla oturduğuna" işaret etti. Özgürgün, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı açıklamanın 'bir dönüm noktası' olduğunu ifade etti. 2012 yılından önce Kıbrıs sorununun çözülmesi gerektiğini söyleyen Özgürgün, adada varılacak kapsamlı bir çözüm sonucunda ortaya çıkacak olan yeni ortaklığın, AB dönem başkanlığını üstlenmesi gerektiğini kaydetti.

Türkiye yarışa önde başladı

SETA Dış Politika Koordinatörü Talip Küçükcan, aktif bir dış politika izleyen Türkiye'nin, AB dönem başkanlığı konusunda 2012'de çıkacak bir krizi öngörerek bunun şimdiden tartışılmasını hedeflediğini söyledi. "Türkiye, sorunun çözümüyle ilgili yarışa 100 metre önde başlamıştır" diyen Küçükcan şöyle konuştu: "Türkiye son zamanlarda oldukça aktif bir dış politika takip ediyor. Sayın Ahmet Davutoğlu döneminde dış politikaya pro-aktif yeni bir vizyon getirdi. Kıbrıs sorunu ve AB ile ilişkiler konusundaki son açıklaması da bu vizyona yakışan bir adım. Çünkü Türkiye Kıbrıs sorunu ile ilgili üzerine düşeni yapmıştı. 2004'teki referandumda 'hayır' diyen Rum tarafıydı. Türkiye Ortadoğu'da, Kafkaslar'da ve Balkanlar'da daha güçlü bir konumda artık ve dış politikada kendisine güvenen bir ülke. 2012 yılında çıkacak krizi öngörerek bugünden tartışılmasını istiyor. AB, geçmişte Türkiye'nin Kıbrıs ile ilgili yapıcı adımlarına olumlu tepki vermemişti. Bugün bir anlamda geçmişin de hesabı soruluyor. Belki böylece Avrupa kimliğinin yeniden tartışılması için de zemin hazırlanacak."

Önce donar sonra ısınır

Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, Kıbrıs'ta bir çözüm olmaması durumunda 2012'de Türkiye'nin, tanımadığı bir ülkeyle AB düzleminde aynı masaya oturmak zorunda kalabileceğini belirtti. Güney Kıbrıs'ın AB dönem başkanlığını 6 aylık süre sonunda terk etmesi ile AB-Türkiye ilişkilerinin tekrar normalleşeceğini dile getiren Aktay şunları söyledi: "AB ile Türkiye arasında 2012'de çıkacağı görünen bir kriz var. Güney Kıbrıs AB dönem başkanlığını üstlenecek. Türkiye tanımadığı bir ülke ile aynı masaya oturmak zorunda kalacak. Ancak AB müzakereleri, sürecin çoğunluğu Kıbrıs meselesine bağlandığı için kilitleniyor. Eğer Kıbrıs sorunu çözülmezse Türkiye AB ile ilişkilerini Güney Kıbrıs'ın dönem başkanlığı yapacağı altı aylık süre boyunca donduracak. Geçmişte izlenen politikaların Türkiye'yi getirdiği nokta burası. AB'nin tedbir alıp çözüm yönünde bir adım atması gerekir. Çünkü Türk tarafı çözüm için üstüne düşeni fazlasıyla yaptı. 2004 referandumu sonunda Rum tarafının açık bir şekilde çözümü engellediği görüldü. Bundan sonra çözüm yolu belki KKTC'nin tanınması olabilir ya da Annan planının adadaki iki tarafı da razı edecek şekilde törpülenmesi olabilir. AB ile ilişkilerin dondurulması bitmesi anlamına gelmez, Rum kesiminin dönem başkanlığı sonrasında ilişkiler devam eder. Zaten Rum kesiminin Türkiye'yi denetlemesi gibi bir durum kabul edilemez." yenişafak

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER