© Teknik Elektrik 2017-2024

Azerbeycan - Gence

Uçağınızda, yol hiç bitmesin diyeceğiniz kadar güzel manzaralar eşliğinde Gence semalarında alçalırken bu küçük şehir henüz toprağına ayak basmadan kalbinizi çalacak. Küçük Kafkas Dağları’nın ortasına kurulu Gence, Azerbaycan’ın ikinci büyük kenti. Güzel mimarisi, eşsiz dağ manzarası ama her şeyden önce insanlarının cana yakınlığıyla görülmesi gereken bir şehir.

  Havalimanından on dakika mesafedeki şehre, iki yanı ağaçlarla kaplı bulvarın sonundan bize göz kırpan Kafkas Dağları manzarası eşliğinde varıyoruz.

Şehirde ilk ilgimi çekenler bağımsız cumhuriyet öncesi döneminden kalmış ve özenle korunmuş yapılar oluyor. Mimari yönüyle her birinin ayrı bir güzelliği var. 

500 yıllık Şah Abbas Camii’ninde o eşsiz mimarisinin altın da kılacağınız iki rekat namaz kılmadan geçmeyin... 

ilk durağım olan şehrin en popüler sokağı olan Javad Khan. Mağazalar, gündüz vakti ağaçların gölgelediği ve akşamları gösterişli ışıklandırmaların aydınlattığı 

Cevad Han sokağına sıra sıra dizilmişler. Güzel kafelerin olduğu bir sokak. Eğer tatilinizi pazar akşamına denk getirdiyseniz bu kafelerden birinde gitar ve keman dinletisine denk gelebilirsiniz.  

Soğuk ama oldukça güneşli havadan da istifa ederek öğleden sonramızı yol boyunca restoranların dizili olduğu Hacıkend bölgesinde geçirmeye karar veriyoruz. Gidince öğreniyorum ki Azeri restoranlarında ortak bir yemek alanı yok. Her grup ana binanın çevresinde konuşlanmış özel kulübelerde ağırlanıyor ve siparişler kulübedeki telefon ile veriliyor. 

Biz de dağ manzaralı kulübemize geçip ilk olarak sobaya odun dolduruyoruz. Bu soba birazdan ekmeklerimizi de kızartacak. Et siparişimiz alındıktan sonra gelen meze tabağı lezzet yönünden Türkiye’dekilere çok benziyor. Menünüz oldukça kıvamlı hazırlanıyor yoğurtlu mezelerden yana oluyor (tabi isteğe bağlı birbirinden lezzetli meze çeşitlerini seçebilirsiniz).

Azeri sofralarının olmazsa olmazı nar da geliyor sofraya(buradaki yediğiniz narın lezzetini hiç unutamayacaksınız, ama masadan en büyük tezahüratı tatlı niyetine gelen elma kebabı alıyor. Yemek biterken güneş Küçük Kafkas Dağları arasına sıkışmış Kepez Dağı’nın üzerinde batmaya başlıyor. Şehre dönüyoruz. 

Gence’nin güzel mimarisi gece ışıklandırması altında daha da etkileyici gözüküyor. Işıklandırmanın şehirde en çok yakıştığı bina Belediye Sarayı. Sarayın önündeki meydansa hafta sonu Gence’lilerin olduğu gibi benim de ilk tercihim oldu. İhtişamlı meydan 2015 Bakü Avrupa Oyunları’na ithafken 6 bin kişinin katılımıyla dünyanın en büyük flash mob gösterisini misafir etmişti. Şimdi bu gösteri, Guinness Dünya Rekorları arasına girmek için inceleme sürecinde bulunuyor. 

 

Lela ile Mecnun’u bilmeyen belki hiç yoktur ama bu aşk hikâyesinin neredeyse bir edebi tür haline gelmesini sağlayanların başında gelen Nizamî’nin Genceli olduğunu bilen de bir o kadar azdır. Roma’da Borghese Bahçeleri içinde bir anıtı olan Nizamî Gencevî’nin kendi şehrindeki mozolesini ziyaret ediyoruz. Bir sonraki durak ise havaalanından şehre giderken gözüme kestirdiğim, Güney Kafkasya’nın en büyük parkı olan Haydar Aliyev Parkı. Parkın girişindeki bisikletlerin Azeri sivil toplum kuruluşu IDEA tarafından çevre duyarlılığını arttırmak için kullanıma sunulduğunu ve parkın göçmen kuşlara yuva yapılmasını da içerecek şekilde birçok çevreye duyarlı projeye konu olduğunu öğreniyorum.  

 Gence seyahatim sona erip havalimanına doğru yol alırken bu zarif ve tarihiyle bir zamanın medeniyetini, kültürünü içinde barındırmış ve o güzelim zarafetiyle hiç bozulmadan günümüze kadar getirmiş olan bu tarih bir zamanlar ecdadımızın izlerini  ve OSMANLI İMPARATORU’NUN  bıraktığı o derin kültürü  görmek mevcut olan  bu  güzel şehir den ayrılırken içinizden “keşke gün hiç geçmese diyebileceğiniz şehir…

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER