© Teknik Elektrik 2017-2024

Avrupa'daki çifte standart İslamofobiyi artırıyor

Eski Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, "Antisemitizm yasaklanırken, İslam karşıtlığının fikir özgürlüğü olmasını anlayamıyorum. Çifte standartlar çatışma atmosferinin oluşmasına yol açmaktadır." dedi.

Batılı ülkelerde İslam'a ve Müslümanlara yönelik çifte standart devam ederken, İslam ve Müslüman karşıtı nefret dalgası İslamofobi olgusu da son dönemde tehlikeli boyutlara ulaştı.

Batı, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan Holokosttan sonra yıllardır "antisemitizm ve Yahudi nefretinin suç sayılması" için çağrılar yapıyor. Şimdi ise Müslümanlara karşı oluşan nefret atmosferi, İslam karşıtlığını kanunen suç sayacak yasaların çıkarılmasını gerekli kılıyor.

Avrupa ülkelerinde, Yahudi karşıtlığının suç sayılmasına karşılık İslam'a hakaret edilmesinde medya ve ifade özgürlüğüne sığınılması Batı'da yaşanan çifte standardı gözler önüne seriyor.

Uzmanlar, ifade özgürlüğü ile İslam dahil tüm dinlere karşı hakaret arasında ayrım yapılması ve İslam karşıtlığını suç sayan yasalar çıkarıması çağrısında bulunuyor.

"Antisemitizm yasak ama İslam karşıtlığı fikir özgürlüğü"

2001 ile 2011 yılları arasında Arap Birliği Genel Sekreteri görevini yürüten Amr Musa, Facebook hesabından yaptığı yazılı açıklamada, "Antisemitizm yasaklanırken, İslam karşıtlığının fikir özgürlüğü olmasını anlayamıyorum. Çifte standartlar büyük bir beladır, bunlardan kaynaklanan politikalar ve tepkiler, harareti sürekli artan bir çatışma atmosferinin oluşmasına yol açmaktadır." ifadelerini kullandı.

Musa, Müslümanların ayrımcılık, kötü muamele ve çifte standart içeren politikalara maruz kaldığı ülkelerdeki anayasal ve hukuk kurumlarının, bu adaletsizliği gidermesi ve İslam dini ve değerlerine hakaretin suç sayılması için acilen gereken çalışmaları yapması gerektiğini belirtti.

"Batı, dürüst olsaydı tüm inançları koruyacak kanunlar çıkarırdı"

Lübnanlı araştırmacı-gazeteci Ali Bekir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Batı'nın ve özellikle de Fransa'nı İslam ve Müslümanlarla olan ilişkilerindeki temel sorunun çeşitli bahanelerle uyguladıkları çifte standartlar olduğunu söyledi.

Bekir, İsrail veya İslam dışındaki diğer dinler söz konusu olduğunda böyle bir çifte standardın söz konusu olmadığını belirterek "İsrail'e karşı herhangi bir eleştiri antisemitizm olarak değerlendirilir ve ifade özgürlüğü içerisinde görülmez, bu eleştirinin sahibi yargılanır," dedi.

Batı'yı dürüst olmamakla eleştiren Bekir, "Eğer Batı dürüst olsaydı, ifade özgürlüğü bahanesiyle Müslümanları baltalamak yerine tutarlı davranır tüm dinlere ve inançlara karşı aynı özgürlüğü savunarak, onları koruyacak kanunlar çıkarırdı." diye konuştu.

Bekir, bu tarz yasaların Avrupa'da İslamofobinin yükselmesini engelleyeceğini ve siyasilerin bu konuyu seçim malzemesi olarak kullanmasına engel olacağını vurguladı.

"Batılı liderler İslam'a hakareti suç sayan bir yasa çıkarmayı yeniden düşünmeli"

Iraklı araştırmacı-yazar Nazir el-Kenduri, "Batı dünyası, Yahudilerin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra antisemitizmi suç sayan yasalar çıkarılması yönündeki taleplerini olumlu karşıladı. O zamanlar Batılı liderler, bu yasanın toplumdaki nefret duygularını ve birçok sosyal sorunu azaltacağını düşünüyordu." ifadelerini kullandı.

Müslümanların, Batı ülkelerinde büyük sosyal sorunların ortaya çıkmasına neden olan çeşitli saldırılara maruz kaldığına dikkati çeken Kenduri, "Müslümanlara ve kutsal değerlerine saldırılması sadece Batı'da yaşayan Müslümanların değil, sayıları 1,5 milyarı aşan tüm İslam dünyasının duygularını incitiyor." dedi.

Kenduri, Müslümanların kutsallarına kasten hakaret etmenin İslam ve Batı ülkeleri arasındaki siyasi, ekonomik ilişkileri olumsuz etkileyeceği uyarısında bulunarak, "Batılı liderler, Yahudi düşmanlığının suç sayılmasında olduğu gibi, İslam'a hakareti de suç sayan bir yasa çıkarmayı yeniden düşünmeli ve bu konuyu ciddiye almalıdır." şeklinde konuştu.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER